“Tütün Kontrolünde Meslek Örgütlerinin ve Uzmanlık Derneklerinin Sorumlulukları” Sempozyumu Düzenlendi
25 Ekim 2025
Sempozyumda Mersin Tabip Odası adına bulunan Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Başkanı Dr. Nasır Nesanır şunları söyledi: “Tütün kullanımı, yalnızca bireysel bir tercih ya da alışkanlık değil; toplumdaki eşitsizliklerin, yoksulluğun, cinsiyet temelli ayrımcılığın ve emek sömürüsünün bir yansımasıdır. Bugün tütün bağımlılığı en çok çocukları, gençleri, kadınları, yoksulları, göçmenleri, uzun çalışma saatlerine mahkûm emekçileri, gebeleri, emziren anneleri, ruhsal sorunları olan bireyleri ve LGBTİ+ toplulukları etkiliyor. Yani bu bir halk sağlığı meselesinden öte, yapısal bir adaletsizliktir. Kapitalizm, bu kırılgan grupları hedef alarak hem üretimde hem tüketimde sömürüyü derinleştirmekte; bağımlılığı bir pazar stratejisine dönüştürmektedir.
Tütün endüstrisi, umutsuzluğu, güvencesizliği ve stres koşullarını kârın sürdürülebilirliği için yeniden üretmektedir. Bu durum, Engels’in tanımladığı anlamda bir toplumsal cinayettir: sistem, milyonların ölümünü göze alarak kâr elde etmektedir. Pasif içicilikten çocuk işçiliğe, elektronik sigaralardaki aromalardan yoksul mahallelerdeki kaçak tütüne kadar, bu düzenin tüm halkaları halk sağlığını sistematik biçimde zehirlemektedir.
Ancak bu tablo değiştirilebilir. Halk sağlığı mücadelesi yalnızca ‘sigarayı bırak’ çağrısından ibaret değildir; yaşamı ve nefesi savunma mücadelesidir. Bu nedenle tütünle mücadele politikaları risk gruplarının ihtiyaçlarına göre şekillenmelidir.
4207 Sayılı Yasa eksiksiz uygulanmalı, denetimler özellikle gençlerin gittiği mekânlarda güçlendirilmelidir.
Kadın örgütleri, gençlik platformları ve emek örgütleri bu mücadelenin asli paydaşları olmalıdır.
18 yaş altı tütün bırakma merkezleri yaygınlaştırılmalı; kadın doğum ve psikiyatri klinikleriyle entegre hizmet modelleri oluşturulmalıdır.
Okul bölgelerinde sıfır tolerans politikası hayata geçirilmeli, okul sağlığı hemşireleri ve psikologlar aktif rol almalıdır.
Elektronik sigaralarda aroma yasağı getirilerek yeni bağımlılık biçimlerinin önü kesilmelidir.
Bilimsel araştırmaların önü açılmalı, emek ve meslek örgütleri karar süreçlerine dahil edilmelidir.
Gerçek tütün kontrolü, yalnızca bireyin değil toplumun özgürleşmesini hedeflemelidir. Bu mücadele, kapitalizmin bağımlılık üreten düzenine karşı yaşamı, emeği ve adaleti savunmanın etik bir sorumluluğudur. Tütünsüz bir gelecek ancak dayanışmayla, bilimle ve örgütlü halk sağlığıyla mümkündür.”


