Değerli Meslektaşımız,
Mersin Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde bir sağlık çalışanına hasta yakınları tarafından uygulanan şiddeti kınamak için Mersin Sağlık Hakkı Meclisi olarak Devlet Hastanesi Acil Servisi önünde 30 Aralık 2014 Salı günü basın açıklaması yapıldı. Mersin Sağlık Hakkı Meclisi adına basın açıklamasını Oda başkanımız Dr. Ful Uğurhan okudu.
Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu
BASIN AÇIKLAMASI
30/12/2014
Bu Şiddet Sona Ersin
Değerli Basın Mensupları
Tüm meslek grupları arasında, zor durumdaki bireylerle doğrudan teması gerektiren sağlık sektöründe çalışanlar, iş yeri şiddetinin en önemli hedefi ve kurbanlarıdır.
Sağlık çalışanlarının %50’sinden fazlası mesleklerini uyguladıkları herhangi bir zamanda şiddete maruz kalmaktadır. Sağlık alanında hizmet verenler, diğer iş alanlarında çalışanlara göre 16 kez daha fazla saldırıya uğramaktadır.
Gardiyan, polis, şoför ve banka çalışanlarından daha fazla saldırıya uğrayan sağlık çalışanları arasında da hemşireler diğerlerine göre üç kat daha fazla risk altındadır. Hemşire arkadaşımız Aygül Aydemir geçen gün bir hasta yakınının saldırısına uğradı. Ne yazık ki bu ne ilk ne de son. Yaratılan bu ucube sağlık sisteminde her saat başı bir sağlık çalışanı şiddet görmekte. Hunharca işlenen cinayetlerden, hakaretlere, tehditlere kadar şiddet iş hayatımızın artık bir parçası oldu.
Geçen ay Adana’da hamile bir çocuk hekimi arkadaşımız saldırıya uğradı. Van’da bir hekim arkadaşımız kendini saldırganından tekvando yaparak korudu. Acil servis çalışanları ve 112 ambulans hizmetlerinde çalışanlar için ise şiddet günlük yaşamlarının bir parçası. Aldığı hizmetten memnun olmayan hastalar memnuniyetsizliklerini daha doğrusu hınçlarını karşılarında ilk gördükleri kişiye yani hemşireye, doktora, güvenlik görevlisine, laboratuar çalışanlarına yansıtmakta.
Artık sağlık çalışanları iş güvenliği önlemi olarak beyaz önlük giymekten daha önce kask, gözlük, kulaklık taksa, hastalarını camların arkasında muayene etse yeridir. Oysa şiddeti sıfırlamak mümkün olmasa bile azaltmak mümkün. Öncelikle kışkırtılmış sağlık hizmeti talebini önüne geçilmeli. Hastalık üretmek değil hastalıklardan korumak için politikalar üretilmeli. Sağlık çalışanı ile hastaları karşı karşıya getiren söylemlerden kaçınılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki “güler yüzlü hizmet, hastayı memnun etmek” gibi kavramlar ancak sağlık çalışanı mutluysa, yorgun uykusuz değilse, tanı, tedavi, bakım konularında yeterli olanaklara sahipse, evdeki çocuğuna, kendisine insanca yaşayabileceği maddi imkanlar sağlanıyorsa mümkündür. Bugün burada hemşire arkadaşımızın şahsında, tüm sağlık çalışanlarına şiddetten arınmış “sağlıklı” bir çalışma ortamı diliyoruz.
Mersin Sağlık Hakkı Meclisi