Dr. Aynur Dağdemir, 10 yıl önce özel bir hastanede birlikte çalıştığı sekreterini eski eşi olan erkeğin şiddetine karşı korumaya çalışırken katledildi. Mersin’deki meslektaşları, Dr. Dağdemir’i ölümünün 10’uncu yılında andı. Kadın sağlıkçılar adına açıklama yapan Mersin Tabip Odası Kadın Hekimlik Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Rumeli, “Kadınların yaşamın her alanında tehdit altında yaşadığı bir ülkede, sağlık alanının güvenli olmasını beklemek giderek imkânsız hale geliyor” dedi.
Samsun’da özel bir hastanede çalışan Dr. Aynur Dağdemir, 19 Kasım 2015 yılında birlikte çalıştığı sekreterini eski eşi olan erkeğin şiddetine karşı korumaya çalışırken saldırıya uğramış ve hayatını kaybetmişti. Her yıl 19 Kasım’da meslektaşları, Dağdemir’i ölüm yıldönümünde anıyor.
Mersin Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu ile TTB Merkez Konseyi, Dr. Aynur Dağdemir’in ölümünün 10’uncu yılında Mersin Tabip Odası il binasında ortak bir basın açıklaması yaparak andı. Açıklamayı Mersin Tabip Odası Kadın Hekimlik Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Rumeli okudu.
“Her yıl yeni acılar yaşıyoruz”
Mersin Tabip Odası Kadın Hekimlik Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Rumeli, meslektaşları Dr. Dağdemir’in hayatını kaybettiği tarih olan 19 Kasım’ı her yıl andıklarını ve şiddetin her türlüsüne karşı dayanışmayı büyütmeye çalıştıklarını söyledi.
Sözlerine Dr. Dağdemir’i anarak devam eden Dr. Rumeli, “19 Kasım, sağlık emekçilerinin ve kadınların yaşam hakkının korunamadığı ülkemizde giderek derinleşen şiddet sarmalının en ağır biçimlerinden birini yeniden hatırladığımız acı bir gün. Bugün, hem Samsun’da sekreterini eski eşinin şiddetinden korumaya çalışırken katledilen meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’in bizden koparılışının 10’uncu yılı, hem de sağlık çalışanlarına ve kadınlara yönelik şiddette yitirdiklerimizi andığımız; şiddete karşı hep birlikte sesimizi yükselttiğimiz bir gün. Her geçen gün şiddet hayatın her alanında normalleşirken, sağlık çalışanlarının, özellikle de kadınların güvensiz çalışma ortamlarında maruz kaldıkları şiddet artarak daha görünür hale geliyor. Ancak tüm kayıplarımıza rağmen hâlâ etkili önlemler alınmıyor; her yıl yeni acılar yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Katledilen kadın meslektaşlarımızı unutmayacağız”
Konuşmasında hayatlarını kaybeden diğer kadınları da anan Dr. Rumeli, “Mersin’den Ebe Ayşe Merve Sağ, Hemşire Ayfer Kaya; Alanya’dan Dr. Melek Bağçe; Nizip’ten Dr. Feray Balkan; İstanbul’dan Hemşire Sibel Kavılı; Eskişehir’den Hemşire Tuğba Koç; Denizli’den Hemşire Hülya Turtop; Bursa’dan Diş Hekimi Yasemin Uludağ Çetin ve Adana’dan Hemşire Saniye Arslan… Hepsi boşanma ya da ayrılık süreçlerinde erkek şiddetiyle yaşamdan koparıldı. Onları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi.
“Kadınlar, her alanda şiddete maruz kalıyor”
Kadınların sadece sokakta değil her alanda şiddete maruz kaldığını vurgulayan Dr. Rumeli, “Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet yalnızca sağlık sisteminin çalışanlarını yalnızlaştıran, korumasız bırakan yapısının sonucu değildir; Aynı zamanda kadınlara yönelik toplumsal şiddetin, eşitsizliğin ve değersizleştirmenin bir yansımasıdır. Şiddet artık kadınları yalnızca ıssız sokaklarda değil; evlerinde, işyerlerinde, en güvenli olması gereken alanlarda bile kolayca buluyor. Kadınların yaşamın her alanında tehdit altında yaşadığı bir ülkede, sağlık alanının güvenli olmasını beklemek giderek imkânsız hale geliyor” diye kaydetti.
“Kadınlar değersizleştiriliyor”
Kadınları değersizleştiren politikalar nedeniyle, kadınların sürekli şiddetin hedefi haline geldiğini dile getiren Dr. Rumeli, sözlerine şöyle devam etti:
“Kadınları yoksullaştıran, güvencesizleştiren, aile içine hapsetmeyi hedefleyen; eşitsizlikleri derinleştirip kadınları değersizleştiren politikalar, onları hem evde hem işte hem de kamusal alanda sistematik şiddetin sürekli hedefi haline getiriyor. Giderek yaygınlaşan şiddet dili, cezasızlık, üzeri örtülen şiddet verileri ve siyasi kararlarla dayatılan yeni politikalar, toplumsal şiddeti sürekli besliyor. 2025’in ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi, nüfus politikalarının yeniden gündeme alınması, medeni haklar, nafaka ve miras haklarının tartışmaya açılması; kadını yalnızca ‘aile içinde’ tanımlayan yaklaşım, şiddetin görünmezleşmesine, artmasına ve meşrulaşmasına zemin hazırlıyor.
“Toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da derinleştiriliyor”
Son dönemde gündeme gelen 11. Yargı Paketi, LGBTİ+’ların haklarının geriletilmesi ve varoluşlarının kriminalize edilmesi yönünde düzenlemeler içeriyordu. Her ne kadar kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin mücadelesi sonucunda bu düzenlemeler geri çekilmiş olsa da toplumun bir kesimini hedef alan politikaların sürdüğünü görüyoruz. Bu adımlar, ayrımcılığı normalleştiriyor; nefret iklimini büyütüyor; toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddeti daha da derinleştiriyor.”
“Bu şiddet düzenine karşı daha güçlü bir şekilde mücadele etmeliyiz”
Şiddetin her türlüsüne karşı ses çıkarmanın ısrarla talep edilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Rumeli, “Bizler, 19 Kasım’da meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’i anarken bir kez daha hatırlatıyoruz:
Şiddetin sağlıkta, evde, sokakta, siyasette ve medyada normalleştirildiği bu dönemde; şiddetin her türüne karşı ses çıkarmak, dayanışmayı büyütmek ve kadına yönelik şiddeti önleyici politikaların hayata geçirilmesini ısrarla talep etmek zorundayız. Bu nedenle, yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde tüm kadın örgütleriyle birlikte herkesi; kadınlara, LGBTİ+’lara, sağlık emekçilerine, çocuklara, doğaya, hayvanlara ve tüm topluma yönelen bu şiddet düzenine karşı daha güçlü bir şekilde, gür bir sesle yan yana durmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
https://www.mersinhabermerkezi.com/meslektaslari-dr-aynur-dagdemiri-katledilisinin-10uncu-yilinda-andi
