Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu ile Mersin Tabip Odası’nın ortaklaşa düzenlediği “Savaş ve Kadın” temalı 4. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi 6-8 Ekim tarihinde Mersin’de yapıldı.
Türkiye’nin dört bir yanından ve Mersin’den çok sayıda katılımcının yoğun ilgiyle izlediği kongremizin birinci gününde TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu üyesi Dr. Selma Güngör ve Oda Başkanımız Dr. Ful Uğurhan’ın yaptığı açılış konuşması ile başladı. Konuşma metni ve program aşağıda görülmektedir.
Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu
Değerli Katılımcılar,
Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik Ve Kadın Sağlığı Kolu ile Mersin Tabip Odası’nın düzenlediği “Kadın ve Savaş” temalı 4.Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi’ne hoş geldiniz.
Mersin Tabip Odası’nın kuruluşunun ellinci, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun kuruluşunun onuncu yılında, dördüncü kongremizi Mersin’de yapmaktan onur duyuyoruz.
Kadınları görmeyen politikaların hakim olduğu bir dünyada, kadınların kendi sözlerini, egemen dilden farklı şekilde söyleyebilecekleri bir ortamı yaratmayı hedefleyen kongrelerimizin dördüncüsünün Mersin’de yapılması, kuşkusuz Mersin Tabip Odası’nın ve Mersin’deki güçlü kadın hareketinin etkisiyledir. Mersin Tabip Odası, yedi kişilik yönetim kurulunun başkanı dahil dört yönetim kurulu üyesinin kadın olması nedeniyle, Türkiye’deki meslek örgütleri içinde özel bir yerdedir. Bu durumun, güçlü kadın hareketine rağmen, yerel ve merkezi idare kademelerinde kadınları yönetici olarak göremediğimiz İlimize örnek olmasını diliyoruz.
Mersin, sınır bölgelerimizde süren savaşın ve ülkemizdeki çatışmalı ortamın etkisiyle en çok zorunlu göçe maruz kalan illerden biridir. Bu anlamda “kadın ve savaş” temasıyla yaptığımız kongremizin, sorunların birebir yaşandığı bir ortamda gerçekleşiyor olması; katılımcılık ve görünürlük açısından önem taşımaktadır.
Aslında portakal ağaçlarının çiçek açtığı zamanda yapmayı planladığımız kongremizi, ülkemiz tarihinde bile görmeye alışık olmadığımız durumlar nedeniyle, ağaçların meyve verdiği bu zamana ertelemek zorunda kaldık. Bin bir emekle ve heyecanla başladığımız çalışmalara, düzenleme kurulumuzda yer alan barış imzacısı akademisyen arkadaşlarımıza yönelik inanılmaz baskıların yarattığı iklim nedeniyle ara vermek zorunda kaldık. Süreç içerisinde başlangıçta, konuya bütüncül bakabilmek için birlikte yola çıktığımız ve büyük bir samimiyetle ilerlemek istediğimiz ilimizdeki resmi kurumlarla yollarımızı ayırmak zorunda kaldık. Sonuç olarak, üniversiteden değerli akademisyen arkadaşlarımız ve bugün bazılarının iş akti feshedilmiş ya da Mersin’den ayrılmak zorunda kalmış barışa imza atan arkadaşlarımızla kol kola yolumuza devam ederek bugüne geldik.
Başlangıçta üniversitenin salonlarında yapmayı planladığımız kongremizin akibeti, barış için imza atan arkadaşlarımızın aramızdan ayrılması koşuluna bağlanınca, kongremizi bir sivil toplum örgütünün salonuna taşımak zorunda kaldık. Bu sefer de darbe girişimi nedeniyle bu salonda “hiçbir toplantının yapılmama kararı alındığı” tarafımıza iletildi. Böylece pek çok olayda tanık olduğumuz gibi gerçekleşmeyen darbenin bir darbesine de biz maruz kalmış olduk!
Yeni yer arayışımız, yanlış kentleşme politikaları yüzünden zorunlu olarak atıl durumda kalan kent merkezindeki “Eski Mersin” sınırları içinde yer alan otelin ev sahipliği ile son buldu. Böylece dört bir yanı yüksek binaların kuşatması altında bulunan güneş kenti Mersin’in plansız büyümesine alkış tutanlara, aslında ihtiyacımız olanın büyük, pahalı, lüks mekanlar değil, işimizi görmeye yetecek kadar olanlar, olduğunu vurgulamaya çalıştık. Şu an Dünya’nın dört bir yanında süren irili ufaklı pek çok savaşın en önemli nedenlerinden birinin, aslında insanlığın tüketme hızına yetişemeyen doğal kaynaklara sahip olma hırsı olduğunu göz önünde tutarsak, bir an önce tüketim hızının azaldığı, doğanın korunduğu, emeğin en yüce değer sayıldığı, barış içinde bir dünyanın kurulması isteğimiz için sesimizi daha çok yükseltmeliyiz.
İçinde yaşadığımız ilde, tam da bunun için kırk yıldır bir direniş sürmekte. 1976 yılında Akkuyu’da nükleer santral yapılması için verilen karara itirazımız, sadece nükleer atıkların ve kazaların yaratacağı nesiller boyu sürecek zararlar için değil, aynı zamanda, nükleer santralların enerji üretmek bahanesiyle aslında nükleer silahların ham maddesi plütonyumun elde edildiği yerler olması nedeniyledir. İnsanlık tarihinin yüz karası, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombasının etkilerini gördükten sonra “bizim de bir nükleer silahımız olsun” yaklaşımını başta kadınlar olmak üzere vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Özetle barıştan yana olduğumuz için de nükleere karşı olduğumuzu buradan bir kez daha vurgulanmasının gerekliliğine inanıyoruz.
Önümüzdeki üç gün boyunca üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından, ulusal ve uluslararası yardım kuruluşlarından ve göçü birebir yaşayanlardan oluşan hemen tamamı kadın konuşmacıların bizlere aktaracakları bilgi ve deneyimleri sayesinde kadınların gözünden “kadın ve savaş”ı konuşacağımız kongremizin sonuçlarının “yurtta ve dünyada” kalıcı barışın sağlanmasına hizmet etmesini diliyoruz.
Gençlerin, çocukların, silahlarla, bombalarla yok olduğu değil, bilimle, sanatla, sporla kendilerini var ettiği, kadın bedenin fetih aracı olarak görülmediği savaşsız bir dünyanın kurulması için başta kadınlar olarak mücadeleye devam edeceğiz.
Kongremizi hazırlarken, kadın emeğini görünür kılmaya özen gösterdik. Kongre çantalarımızı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden kadın arkadaşlarımız dikti. Çantalarınızdaki minik mor çiçekler Çamlıyayla İlçemiz’ in kadınlarının el emeği göz nuru iğne oyaları. Öğle yemeklerimiz kadınlar tarafından evlerde yapılıyor. Mandalinaları bir kadın üretici arkadaşımız size armağan etti. Basılı malzemeleri yine bir kadın arkadaşımız hazırladı. Elbette en büyük emek, kongre hazırlıklarını özel firmalara yaptırmak yerine, onca yoğun iş yaşamına rağmen kendisi yapan düzenleme kurulundaki kadın arkadaşlarımıza aittir.
Eksik bırakmak kaygısıyla buradan adlarını tek tek saymayacağım emeği geçen tüm dostlara sonsuz teşekkür ediyorum.
Dr. Ful Uğurhan
Kongre Programı ve Konuşmacılar
Açılış Konuşmaları: (06.10.2016/9.00-9.30)
Dr. Selma GÜNGÖR (TTB Merkez Konseyi, YK Üyesi)
Dr. Ful UĞURHAN (Mersin Tabip Odası Başkanı)
Açılış Konferansı: Tarihten Bugüne Sınırlar ve Göçler (06.10.2016/9.30-11.00)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Şevkat Bahar Özvarış
Prof. Dr. Neşe Özgen
Panel: Göç Eden Kadın Gözüyle Savaş (06.10.2016/11.30-13.00)
Oturum Bşk: Prof. Dr. Şebnem Rumeli Atıcı
Dosina Kahtan Natch
İman Akjah
Fethiye Dede
Ruba Şedad
Fatema Jireudieh
Panel: Uluslararası Örgütler Gözüyle Göç (06.10.2016/14.00-15.30)
Oturum Bşk. Dr. Ruhsar Uçar
Dr. Gökhan Yıldırımkaya
Serap Öztürk
Panel: Göç ve Kadın Sağlığı (06.10.2016/16.00-17.30)
Oturum Bşk: Prof. Dr. Gülden Ersöz
Dr. Ruhsar Uçar
Prof. Dr. Şevkat Bahar Özvarış
Dr. Manal Al Sabah