Hükümetin TTB, TMMOB ve Baroları susturmaya yönelik girişimlerine karşı yaptığımız Basın Açıklaması ektedir.
MERSİN TABİP ODASI
YÖNETİM KURULU
Basına ve kamuoyuna
İnsanlık tarihi tüm dünya ülkeleri gibi ülkemizde de yaşanan covit 19 pandemisi nedeni ile büyük bir sınav vermektedir. Ancak ülke olarak sağlık, sosyal ve ekonomik anlamda bu kadar sorun yaşadığımız ve halen etkilerinin ne kadar süreceğini bilemediğimiz bir dönemde, cumhurbaşkanı talimatı ile siyasi iktidar, başta TBB ve Barolar olmak üzere TTB, TMMOB ve STK’ ların yapısını değiştirerek ele geçirme girişimlerine başlamıştır.
Barolar ve Meslek Odalarının, üyelerinin dağ gibi sorunları görmezden gelinerek, meslek mensuplarınca bir talep olmamasına rağmen bir anda yönetim yapısının değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu gündem ülkemizde yaşanan demokrasi, insan hakları ve ekonomik sorunları peçelemekten başka bir anlama gelmeyen, suni gündem yaratma çabasından öte bir durum değildir. İktidarca Baroların, TBB, TTB ve TMMOB gibi odaların yasal mevzuatı ile birlikte yapılarının değiştirilmesine yönelik çalışmalar bu ülke için arzu ettikleri, biat eden demokrasi anlayışının ürünüdür. Ankara Barosunca Diyanet İşleri Başkanının açıklamalarını eleştirmesi ile başlayan süreçte, baroların ve odaların siyasal bir recm ile yok edilmesi için durum iktidarca fırsat olarak addedilmiştir. Üzülerek görmekteyiz ki bu olay kamuoyuna, içinde yer aldığımız kurumlarda temsilde ve yönetimde demokrasi sorunu yaşanıyor gibi aksettirilmeye çalışılmaktadır. Teşekkülleri ve yönetim yapıları gereği bir türlü siyasal boyunduruğa alınamayan, Barolar, TBB, TTB, Tabip Odaları, TMMOB gibi kurumlarca özgürlüklere haksız müdahalelerde, cumhuriyet, demokrasi ve laikliğe saldırılarda, hukukun ayaklar altına alınmasında yaptıkları her itiraz, iktidarın meşruiyetinin sorgulayan odaklar gibi görülmekte ve düşman hukukuna tabi tutulmaktadır.
Son yıllarda ülkede yaşanan hukuksuzluklara karşı Barolar ve TBB nezdinde çıkan her karşı sesten sonra 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi öncesi hazırlanan, maruf FETÖ ürünü çeşitli taslaklar raflardan indirilip barolara ayar verilmeye ve susturulmaya çalışılmaktadır
Şu durumu herkes bilmelidir ki; mensubu olduğumuz kurumlar özerk ve bağımsız yapıları ile haksız güç odaklarına karşı halkın üzerindeki siperdir. Bir ülkenin ekonomik, siyasal, toplumsal gelişmesi, çağdaşlaşması ve demokratikleşmesi; baroların, odaların ve STK’ ların, ülkenin demokratikleşme ve demokratik toplum yaratma sürecine katılımı ve katkısı ile doğru orantılıdır.
Baroların ve meslek odalarının demokratikleştiriyoruz tahakkümü ile pasifize edilmesi, ülkenin hiçbir reel sorununu çözmeyecektir, tam tersine sorunları daha da çıkmaza sokacaktır. Bilinmelidir ki, avukatlar, doktorlar, mühendisler bu ülkenin aydınlık yüzleridir, 82 milyonun sesidir, nefesidir. Aydınların sesini keserseniz, vatandaşların nefesini kesersiniz.
Aydın olmanın doğasında akla aykırılığa itiraz etmek, şüpheyi sorgulamak ve gerçeği savunmak esas olandır. Savunma karanlığın içindeki ışığın aranmasıdır. Aydınlar kanunların ruhu hukukun evrensel ilkelerinin savunucularıdır. Erkin saltık kanun gücü karşısında, toplumsal vicdanla hakkın ve halkının yanında yer alma aydının savunma gücüdür. Demokrasilerde adaletin meşruiyeti, iktidarlardan bağımsız savunmanın varlığı ile vücut bulur. İktidarın gönlünde yatan, müdahale ile her şeye rağmen inatla ayakta duran savunmayı yerle yeksan etme iradesidir. Bu iradeyle yaratılmak istenene sonuna kadar karşı duracağımız gibi bu ülkede gücün adaleti yerine adaletin gücünü büyütmek boynumuzun borcudur.
Barolar üzerinden hesaplar yapılırken unutulmamalıdır ki baroyu oluşturun avukatlar yargının, vicdanın, özgürlüklerin, insan haklarının ve adaletin gür, hür ve özgür sesidir. Bu sesi susturmaya nice krallar, imparatorlar, diktatörler çalışmış ancak hiçbir şekilde başarılı olamamışlardır. Zira barolar ve avukatlar, halkın ta kendisidir.
Barolar ve avukatlar, Tabip odası ve doktorlar, Mühendis ve Mimar odaları ve mensupları her daim Cumhuriyetin bekçisi olmuş, demokrasiden, yaşam hakkından, insan haklarından, bireysel temel hak ve özgürlüklerden, adil yargılanma hakkından, evrensel hukuk kurallarından yana olmuştur.
BUNLARDAN DEĞİL; gelin ülkemizdeki insanca onurlu yaşama hakkından söz edelim, gelin liyakat meslekleri avukatlık, doktorluk, mühendisliği nasıl bitirdiğinizden bahsedelim, gelin avukatlığı, akademik meslekleri nasıl hiçleştirdiğinizden bahsedelim, demokrasiden, ekonomiden, sağlık sorunlarından bahsedelim. Yargının siyasallaşmasından, adil yargılanma hakkından bahsedelim, kamuda liyakat unsurunu yok ederek devlet geleneğini nasıl yok ettiğinizi, ülkeyi cemaatler cennetine çevirmenizden bahsedelim. Besleyip büyüttüğünüz ve ülkeyi ele geçirmeye çalışan cemaatten bahsedelim.
Bu sorunları çözelim, varsın tek derdimiz baroların, odaların seçimleri olsun, o da size feda olsun. Ülkemiz demokratikleşsin, eşit ve özgür bireyler olarak yaşayalım, yargı yandaşlıktan kurtulsun, evrensel hukuk kurallarına uygun olarak idare hesap verebilir olsun. Ölümü değil yaşamı kutsayıp yüceltelim. Çocuk istismarları, kadına şiddet bitsin, çevreyi ranta kurban etmekten vazgeçin VE DE ÜLKEMİZİ HUKUK DEVLETİ, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ, ÇAĞDAŞ EĞİTİM VEREN ÜLKELER, CEZAEVLERİNDEKİ MAHKUMLARIN AZLIĞI İLE ANILAN ÜLKELER SIRALAMASINDA İLK 10’A ÇIKARIN YETER.
İktidarın “makbul” ve her uygulamasına alkış tutacak TBB, TTB ve TMMOB ve de baro yönetimi arzusunu anlıyoruz. Ancak;
Barolar, TBB,TTB,TMMOB suyun, toprağın, havanın, bu ülke insanlarının aydınlık gelecek mücadelelerinin sesidir. Demokrasinin hamisi, hukukun payandası, laikliğin savunmanı, bilimin ve aklın haykırışıdır. Barolar,TBB,TTB,TMMOB HALKTIR.