Odamız yönetim kurulu ve destek veren sendikalar Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesinde “Tam Gün Yasası” ile ilgili basın açıklaması yaptılar.
24 Haziran 2009
MERSİN TABİP ODASINDAN KAMUOYUNA DUYURU
TAM GÜN ALDATMACASINA HAYIR!
HASTALARIMIZ MÜŞTERİ DEĞİLDİR!
TAM GÜN KÖLELİK İSTEMİYORUZ!
Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlıkta Dönüşüm” olarak adlandırdığı ancak sağlıkta yıkıma yol açacak programın artık son perdesine gelinmiştir.
Birinci perde hepimizin hatırlayacağı “birinci basamağın özelleştirilmesi” yani sağlık ocaklarının satılması perdesi idi, atılan yanlış adımlar sonucunda bir türlü tüm yurtta istenilen şekilde yaşama geçirilemedi. Sevk zinciri uygulanamadığı için memnun gibi görünen halkımız, bu uygulamanın denendiği yerlerde isyan ederek sevk zinciri uygulamasını geri çektirmiştir. Böylece birinci basamak sağlık hizmetleri maalesef tedaviye yönelik hizmetlere dönüşmüştür.
İkinci perde “Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı” ile sahnelenmek istenmektedir. Bu yasa tasarısının ruhu devlet hastanelerinin satılmasıdır. Kâr etmeyen hastanelerin geri plana itilerek kapatılmalarını ya da kâr eden kurumlar haline gelmelerini sağlamaktır. Yani hastayı “müşteri” yerine koyan ve sadece kâr amacı güden hastanelerin yaşayabileceği bir sistem kurulmaktadır.
Üçüncü perde ise “sözde Tam Gün Yasa Tasarısı”dır. Türk Tabipleri Birliği ve biz hekimlerin uzun yıllardır istediği tam gün çalışma düzeni içi boşaltılarak “tam gün kölelik” haline getirilmek istenmektedir. Bu yasa tasarısı ile hekimlerin maaşları büyük oranda döner sermayeden karşılanmakta ve emekliliğe yansıyan ücretler adeta komik düzeylere çekilmektedir. Hekimlerle “maşınız artacak” diyerek adeta dalga geçilmektedir. Pek çok hastanenin döner sermayeleri çökmek üzeredir. Bu görmezlikten gelinerek ücretlerimizin büyük bir çoğunluğunun döner sermayeye katkı oranına göre yapılacağı söylenmektedir. Yani kısacası öğretim üyelerine “tıp eğitimini boş ver”, “araştırma yapmana da gerek yok”, “sadece hasta bak ve para kazandır” denmektedir. Bu uygulamalar, tıp eğitimini akademik bir krizle, üniversite hastanelerini ise finansal bir krizle yüz yüze bırakmakta, tıp fakültelerinin temel işlevlerini ve üniversite hastanelerindeki çalışma ortamını ciddi ölçüde zora sokmaktadır. Bunun sonuçları vahimdir, telafisi de mümkün değildir.
Üniversite hastaneleri, gerek bir ülkenin sağlık işgücünü yetiştirmeleri, gerekse en ağır hastaların sevk edildiği son basamak hastaneler olmaları nedeniyle titizlikle desteklenmeleri gereken kurumlardır. Üniversite hastanelerine piyasa anlayışı içinde sadece sağlık hizmeti üreten ve satan bir kurum gözüyle bakılması kabul edilemez.
Tam gün çalışmayı “performans” ile ücretlendirmeye dayandırmak, çalışma düzenindeki sorunların sürmesine, hatta artmasına neden olacaktır. Tıp fakültelerindeki öğretim üyelerinin birinci görevi eğitim, daha sonra araştırma ve son olarak hizmet olduğu unutulmamalıdır. Bu yasa ile birlikte finansal baskılar öğretim üyelerini daha çok sağlık hizmetine yönlendirecek ve eğitime ayrılan zaman daha da azalacaktır. Öğretim üyeleri eğitmenlikten ve eğitimden uzaklaşacaklardır. Ayrıca, öğretim üyeleri klinik iş yüküne boğulacak ve daha çok ‘ödeme yapan’ hastalara hizmet etme yarışı içine sokulacaklardır. Öğretim üyesinin üretkenliği, kuruma kazandırdığı para ile ölçülmeye başlanacaktır. Üniversite hastaneleri daha çok hasta üzerinden daha fazla gelir elde etmenin bir yolu olarak hasta bakımını hızlandırmaya ve hasta yatağı kullanımını artırmaya çalışacaklardır. Öğrenciler hastaların tanı ve tedavi süreçlerini bir bütünlük içinde izleyemeyecekler; hastaların müşteri, en iyi vizitin en kısa vizit olduğu, sürekli para kazanmanın yollarının konuşulduğu, ticarileşmiş bir akademik ortamda öğrencilerin doğru bir tutum geliştirmeleri mümkün olamayacaktır. Bütün bunların sonucunda varlık nedeni eğitim, araştırma ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu olan üniversite hastanelerinin birer “sağlık işletmesi” konumuna getirilmesi tıp eğitimi için de ağır ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır.
Bizler hak ettiğimiz, emeğimizin karşılığı olan, emekliliğe yansıyacak bir gelirle tam gün çalışmaktan yanayız. Çalışma yaşamımızı, mesleğimizin bir öğesi olmayan performans puanları toplayarak geçirmek istemiyoruz. Bu yöntemin Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde uygulanmasından elde edilen deneyimler, performansa dayalı ek ödeme sisteminin olumsuz yönlerinin olumlu yönlerine göre çok daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu sistem, uygulandığı hastaneleri, çalışma barışını bozarak, etik değerlerin göz ardı edilmesine yol açarak, halk sağlığını olumsuz etkileyerek ve ülke ekonomisi için bir yük oluşturarak kaotik bir duruma sürüklemektedir. Bu sistem, hekimleri mesleklerine, hastalarına ve kendilerine karşı yabancılaşmaya ve tükenmeye sürüklemektedir.
Bu evrensel gerçekler ortadayken, “Tam Gün” tartışmasını, öğretim üyelerini ve hekimleri yalnızca para düşünen kişiler olarak göstererek toplum nazarında küçük düşüren popülist bir kampanyaya dönüştürmek büyük bir haksızlıktır
Mersin Tabip Odası olarak,
- TBMM’ye sunulan Tam Gün Yasa Tasarısında tıp fakültelerinin temel işlevi olan eğitim ve araştırmayı özendiren değişiklikler yapılmasını ve öğretim üyelerine “performans puanı karşılığı” ek ödeme yerine, emeklerini karşılayacak düzeyde, emekliliğe yansıyan bir temel ücret verilmesini talep ediyoruz.
- Üniversite hastanelerinin finansman sorunlarının çözümü için, bu hastanelerin ürettiği hizmetin niteliğine uygun ödeme programlarının geliştirilmesini istiyoruz,
- Ülkedeki hekim sayısını artırmak uğruna kalitesiz hekim yetişmesine yol açacak tıp fakültelerindeki kontenjan artırılmasını zorlayan politikadan vazgeçilmesini, bunun yerine mevcut tıp fakültelerindeki öğretim üyesi kadroları ve altyapının desteklenmesini öneriyoruz,
- Tıp fakültelerinin ihtiyacı olan veya akademik yükseltme için gereken kadro taleplerinin eskisi gibi akademik gerekliliklerin yerine getirilmesi koşulu ile bir an önce karşılanmasını talep ediyoruz.
Taleplerimizin en kısa sürede karşılanmaması halinde önce uyarı, daha sonra da uzun süreli eylemlere başlayacağımızı Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
Katılım ve katkılarından dolayı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasına, Devrimci Sağlık İş Sendikasına ve Mersin Üniversitesi Öğretim Elemanları Konseyine yürekten teşekkür ediyoruz.
Mersin Tabip Odası adına
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı
Yönetim Kurulu Başkanı