Dünya Çocuk Hakları Günü Basın Açıklaması
20 Kasım 2024
Mersin Tabip Odası (MTO) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu ile İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Oda’da basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını komisyonlar adına Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Aybüke Tuğçe Mustan okudu.
Metinde;
Bedensel, Zihinsel ve Toplumsal Gelişmelerini Sağlayacak Bir Yaşam Her Çocuğun Hakkıdır ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin Uygulanması Devletlerin Sorumluluğudur
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, çocuk istismarının artış gösterdiğini, 2022 yılında güvenlik birimlerine gelen ya da getirilen çocukların karıştığı olay sayısının 601 bin 754 olduğunu, suç mağduru olarak gelen veya getirilen 232 bin 739 çocuğun yüzde 13,7’sinin cinsel istismara maruz kalan çocuklar olduğu, cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının 4 bin 151’i oğlan, 27 bin 739’u kız çocuğu olmak üzere 31 bin 890 olduğu kayıtlara geçmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2020’den beri mağdur çocuk sayısında yüzde 42, suça sürüklenen çocuk sayısında da yüzde 57 artış olmuş, 2015-2023 yılları arasında “çocukların cinsel istismarı” suçuna ilişkin açılan dosya endeksi ise yüzde 94 artmıştır.
Adalet Bakanlığı’nın Nisan 2024’te yayınladığı “Adalet İstatistikleri 2023” raporuna göre, “çocukların cinsel istismarı” iddiası ile 2023 yılında 40.713 yeni dosya açılmış ve bu dosyalarda 36.275 şüpheli yer almıştır. Vaka sayısı artmasına rağmen, kovuşturma ve mahkumiyet oranlarının azalmakta olduğu gözlemlenmektedir.
Türkiye’deki çocukların yüzde 13’ünün rıza dışı cinsel görüntü ve videoların çekilmesi, paylaşılması ve bunlara maruz kaldığı, 2023 yılında Türkiye’de çocukların cinsel görüntülerini içeren 817 bin 503 dosyanın yüklendiği gösterilmiştir. Bu sayı her gün ortalama 2 binden fazla vakaya tekabül etmektedir.
Çocukların cinsel istismardan korunmasına ilişkin Lanzarote Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı yasanın ilgili hükümlerinin uygulanmaması, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, faillerin adil yargılanmaması, cezasızlık, çocuk haklarının yerine ataerkil ve kutsal aile politikalarının öne çıkarılması; çocukların yaşam hakkını tehlike altına sokmaktadır.
Cinsel istismar fiilinin ortaya çıkması durumunda etkin soruşturma ve cezai yaptırım süreci hızlı bir şekildeişletilmemekte ve kısa sürede sonuçlandırılmamaktadır. Oysa faillerin ve kurumların “itibarı” değil, ‘ama’sız ‘fakat’sız çocuğun üstün yararı gözetilmelidir.
İstismara maruz bırakılan çocukların psikososyal destek sürecini de içeren acil ve etkili sağlık tedbirleri alınmalı, cinsel istismar fiili ortaya çıkmadan önce etkin koruyucu, önleyici politikalar üretilmeli ve bu politikaların yaygın uygulanabilmesi için gerekli mekanizmalar acilen oluşturulmalıdır.
Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri şikâyet/başvuru mekanizmaları yerel ve yaygın olarak yaratılmalı, bu mekanizmaları nasıl kullanabilecekleri konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
Çocukları güçlendirmek için cinsel sağlık ve bedensel söz hakkı eğitimleri verilmelidir. Bu eğitimleri oluşturacak olan kurullar, bağımsız uzmanlar ve çocuk hakları savunucuları ile birlikte çalışmalıdır.
Çocuklarla ilgili alanlarda çalışan meslek gruplarına (öğretmen, polis, hâkim, sağlık personeli gibi) , düzenli olarak çocuk odaklı yaklaşım, çocukların bedensel söz hakkı eğitimleri verilmeli ve bu eğitimler periyodik olarak tekrarlanmalıdır.
Dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu oğlan olmak üzere toplam 160 milyon çocuk, diğer bir deyişle her 10 çocuktan biri, halihazırda çocuk işçi olarak çalışıyor. Bu çocukların yaklaşık yarısı ise sağlıklarını ve gelişimlerini etkileyen tehlikeli işlerde çalışıyor ve sayıları 79 milyonu buluyor.Türkiye’de çocuk işçi sayısına dair açıklanan son veriler olan 2019 TÜİK verilerine gore 720 bin çocuk ekonomik faaliyette çalışıyor. Bu 2019 yılı için Türkiye’de 25 çocuktan birinin çalıştığı anlamına gelmektedir.
Çocuk işçiliği; çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren bir istismar biçimidir. Çocuk işçiliğinin en ciddi sonucu çocuk işçi cinayetleridir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi) 2024 yılı için hazırladığı rapora göre Türkiye’nin 77 şehrinde son 11 yılda aralarında mülteci/göçmen çocukların da bulunduğu en az 695 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti. Her yıl ortalama 61 çocuk işçi hayattan koparıldı. Çocuk işçi cinayetleri korunmasız olan çocukların işyerlerinde ve sokakta karşılaştıkları geri dönülmez ve ölçülebilir bir sonuç olmakla birlikte, maruz kaldıkları fiziksel ve psikolojik şiddet çoğu zaman gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir.Ekonomik, fiziksl ve duygusal bir istismar biçimi olan çocuk işçiliği ile mücadele etmek kamu kurum ve kuruluşlarının temel gündemlerinden olmalıdır.
Türkiye nüfusunun %26,5 oranındaki 22 milyon 578 bin 378’ini, 0-17 yaş grubunu kapsayan çocuk nüfus oluşturmaktadır. Barınma, eğitim, gıda, ısınma, tıbbi destekte yoksunluk ve/veya sosyal dışlanma olarak tanımlanan çocuk yoksulluğu verilerine baktığımızda; yoksul çocuk sayısı 2016’dan beri artış eğilimini sürdürerek 2022’de 9,59 milyon düzeyine ulaşmış; 2017’den beri artış eğiliminde olan yoksul çocuk oranı ise 2022’de yüzde 42,4’e yükselmiştir, Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındaki çocukların risk türlerine dağılımı açısından da AB ile karşılaştırıldığında Türkiye ilk sırada yer almaktadır. Gıda krizinden en çok etkilenen kesim olan çocukların sağlıklı ve yeterli beslenmesi için; çocuklarınbeslenme hakkını güvence altına alacak politikaların geliştirilmesi ve okullarda en azından bir öğün yemek verilmesi kamu otoriteleri tarafından sorumluluk gereği ivedilikle gündeme alınmalıdır.
Mersin Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu
Mersin Tabip Odası İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu