2 Nisan Cumartesi günü “Yaşam Hakkımıza Sahip Çıkıyoruz” Nükleer Santrallere Karşı çıkmak için metropol önünden Taş Binaya kadar yürüyüş yapıldı. Basın açıklamasını Dr. Ful Uğurhan Torlak okudu.
YAŞAM HAKKIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ
Değerli basın mensupları, değerli Mersin Halkı;
Biz bugün burada yalnızca onlu yıllarla sınırlı kendi ömrümüzün değil,yüzlerce binlerce, yıl sonraki nesillerimizin güvenliğini sağlamak, sağlığını korumak için toplandık.
Biz bugün burada ülkemizin öz kaynakları dururken, kaynağı ve yatırımı dışa bağımlı teknolojiyi bize dayatanlara karşı durmak için toplandık.
Biz bugün burada tüp gaz patlamasının oluşturacağı hasar ile nükleer reaktörün patlaması sırasında oluşacak hasarın ve riskin aynı olduğunu söyleyenlere aptal olmadığımızı kanıtlamak için toplandık.
Biz bugün burada NE AKKUYU’DA NE SİNOP’TA NE DE DÜNYANININ HİÇBİR YERİNDE NÜKLEER SANTRAL İSTEMEDİĞİMİZİ haykırmak için toplandık.
Biz bugün burada halkın iradesine karşı duranlara bunun bedelini er geç ödeyeceklerini hatırlatmak için toplandık.
Tam 35 yıldır sürdürdüğümüz nükleer karşıtı mücadelede defalarca bu işin risklerinden söz ettik. Çernobil’i örnek gösterdik ‘teknolojisi eskiydi, siz Japonya’ya bakın dediler’, Ülkemiz deprem kuşağında dedik ‘ siz Japonya’ya bakın’ dediler. İşte gördük. Radyasyon yüklü bulutlar tüm dünyanın üzerinde dolaşıyor. Etkisi belki yarın, belki on yıl, belki yüzyıl sonra görülecek.
Bundan 25 yıl önce meydana gelen Çernobil felaketinde de, 20 gün önce olan Fukuşima felaketinde de gördük ki kazalarda en fazla santralin en yakınında yaşayanlar etkileniyor. Biz Mersin’de yaşayanlar olarak bu kaderi kabul etmiyoruz. Olası bir kazada evlerimizi yarım saat içinde terk etmek zorunda kalmak, iyot tabletlerini yutmak, radyasyonla kirlenmemiş temiz içme suyu aramak, bebeklerimize radyasyonsuz süt bulma telaşını yaşamak istemiyoruz. BİZ YAŞAM HAKKIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ.
Şimdi yetkililere soruyoruz:
En iyi ihtimalle 50 yıl elektrik üretilecek diye çöpü binlerce yıl ortada kalacak ve etrafa tehlike saçacak bir işte neden ısrar edilir?
Elde edilen enerjinin daha beşte birini kullanmadan toprağa, havaya kaçıran dağıtım şebekeleri onarılarak neden kayıplar önlenmez?
Dünyanın en güneşli ülkelerinden biri olmamıza rağmen yatırımlar güneşe, rüzgara neden yapılmaz?
Japonya Depremi’nden sonra nükleer santralleri olan ülkeler enerji politikalarını yeniden gözden geçirirken, nükleerci yönetimler Almanya’da seçim kaybederken neden bu durumdan ülkemizde dersler çıkarılmaz?
Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz. Hiçbir enerji insanın, hayvanın, bitkinin yaşamından daha değerli değildir. Radyasyonla kirlenmemiş bir ülke için hepinizi 17 Nisan’da yapacağımız insan zincirine katılmaya çağırıyoruz .