02 Ocak 2013 tarihinde torba yasanın mecliste onaylanmasını protesto etmek amacıyla 3 Ocak 2013 tarihinde Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimlik Binası önünde Mersin Sağlık Hakkı Meclisi olarak basın açıklaması düzenledik.
BASIN AÇIKLAMASI
SAĞLIKTA TORBA YASAYI KABUL ETMEYECEĞİZ
Bir Torba yasa daha meclisten geçti. Sağlık hakkımızı gaspeden, hekimleri ve sağlık çalışanlarını köle gibi çalıştırmaya zorlayan Sağlık Torba Yasası tüm engelleme çabamıza rağmen ne yazık ki dün gece adeta kaçırılırcasına meclis genel kurulundan geçirildi. Her yeni düzenleme bir öncekiyle yarışırcasına hekimlik başta olmak üzere sağlık mesleklerinin özüne zarar veriyor, yurttaşların ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti almasını olanaksız hale getiriyor.
Şimdi bir torbayı daha evirip çevirip önümüze koyup, hekimliği doğduğu topraklara gömmeye çalışıyorlar. İstanköy’lü Hipokrat’ı, Bergamalı Galenos’u bu topraklardan kazıma gayreti içindeler. Hekim dışı sağlık emekçilerini ise daha fazla köleleştirip esnek, kuralsız ve tanımsız çalıştırma çabalarını derinleştiriyorlar.
Yıllardır sağlık çalışanlarını ve örgütlerini dikkate almadan yapılan “tam gün” düzenlemelerinin gerçek amacı açıklıkla ortaya çıkmıştır. Niyet tam gün değildir. Hekimlerin ve sağlık emekçilerinin tek bir işte çalışarak insanca yaşayacakları bir düzen kurmak değildir. Muayenehane dışında her şey serbesttir, yeter ki emek sömürüsü işlesin, katmerleşsin. Yurttaşları “muayenehane çilesinden kurtaracağız” diyenler sağlığı büsbütün paralı hale getirmekte, üstelik hem üniversitelerde hem de özel hastanelerde hastaların ödediği paranın yarısına el koyup kar etmeyi istemektedirler.
Devlet bırakın sağlığı yurttaşlara hak olarak ücretsiz sunmayı, yurttaşların cepten ödemek zorunda bırakıldığı sağlık hizmetinden kar eden, hocaları özel sektöre pazarlayan bir tüccara dönüşmektedir. Artık yurttaşlarımız için hocalara muayene olup tedavi olabilmenin yolu ya üniversitelerde ya da özel hastanelerde cepten daha çok para ödemektir. Üstelik özele pazarlanacak hekimlere Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki hocalar da dahil edilmektedir.
Kamuoyunun tepkisini çeken üniversiteye uğramadan “jet profesör” olma uygulaması yasallaşmaktadır. Profesör olmak için üniversitede fiilen çalışma zorunluluğu kaldırılmakta, Sağlık Bakanlığı’nda CEO olarak çalışırken, hastane yöneticiliği, başhekimlik yaparken profesör olunabilmesi yasallaştırılmaktadır. Sağlık Bakanlığı Bürokrasi Üniversitesi kurulmuş bulunmaktadır. Bu Üniversitede akademisyen olmak için öğrenci, asistan yetiştirmeye gerek yoktur, siyasi yandaşlık yeterlidir! Zaten bu profesörler tüm Bakanlığı sarmış durumda olup şimdi gereği yapılmaktadır.
Yeterli öğretim kadroları sağlamadan açılan fakültelerimizde “yerlerde sürünen” eğitim sonucu bilgiden yoksun mezunların yaşadığı sıkıntılara bir çare aranmazken; üstüne bu “Torba”da da ne tıp ne de diş hekimliği eğitimindeki bozulmadan asistanlarının sorunlarına, kurum hekimlerinden emekli hekimlere kadar yaşanan ücret adaletsizliğine, performans sisteminin yarattığı tahribattan, hekim dışı personelin yaşadığı sorunlara, taşeronlaşmaya kadar sağlık alanında derinleşmiş yaralara merhem olacak bir düzenleme bulunmamaktadır.
Sağlık Meslek Liselerinde teknisyen düzeyde hemşire dahil, ebelik, çevre sağlığı, röntgen, laboratuvar v.b diğer sağlık teknisyenlerinin yetiştirilmemesi kararı olumlu bir karardır. Çünkü, sağlık gibi önemli bir alana erişkin bir yaşta ve lise eğitimi üzerine temellenmiş bir eğitimle başlamak gerekir. Ancak, sağlık meslek liseleri bu olumlu karara rağmen kapatılmamış, varlığını koruyabilmesi için, buralardan çıkarları olan geniş kesimlerin talepleri ile sistemin ucuz emek gücü talebi doğrultusunda bu sefer, iki mesleğin yardımcısı ve bir de herkese yardımcı bir sağlık teknisyenliği bölümünün açılmasına karar verilmiştir. Kısacası birilerinin çıkarları, durup dururken bu ihtiyacı doğurmuştur. Bu yaklaşım, durumu özellikle çok karışık olan hemşirelik mesleğine büyük bir darbe olmakla kalmayıp, çocuk yaşta ki sağlık emekçilerine de büyük darbedir. Bu nedenle, Sağlık Meslek Liseleri Sağlık Lisesi haline dönüştürülmelidir. Ayrıca Sağlık çalışanlarının çalışma ortamları geliştirilmeli, iş güvenceli, insanca yaşayacak bir ücret politikası belirlenmelidir.
Türkiye’nin dört bir yanından sağlık çalışanları olarak Cumhurbaşkanına sesleniyoruz:
Sağlık camiasının ve halkın düşmanı torba yasalarını çıkartmaya devam eden Meclise bir dur demenin vakti gelmiştir. Bu yasanın geri çevrilme olanakları hala vardır ve tarafsızlığını kaybetmemesi gereken bir Cumhurbaşkanı olarak bu yasayı veto ediniz. Bizler Sağlık Hakkı Meclisi olarak Mesleğimize, işimize, iş güvencemize, halkın sağlık hakkına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Sağlık emekçilerinin ve mesleklerinin itibarsızlaştırılmasına, kölece çalışma düzenini kabul etmeyeceğiz. Bu topraklarda yazılan hekimlik andının yine bu topraklarda gömülmesine izin vermeyeceğiz. Ve tüm Türkiye’de başlattığımız bu yürüyüşümüz halkın ve sağlık çalışanlarının yararına bir sağlık politikası oluşturulana dek devam edecektir. 03.01.2014
MERSİN SAĞLIK HAKKI MECLİSİ
Dr. Galip KIRICI Mersin Tabip Odası YK Başkanı