SALGINA KARŞI HAYDİ AŞIYA!
Bugün, yani 1 Temmuz itibarıyla pandemi gerekçesiyle devam eden sınırlamalar sona ermiştir. Hükümet tarafından alınan kararların pandemi ile mücadelede bilimsel verilere dayalı olmadığı yine görülmektedir. Yapılan açıklamalar toplumda pandeminin bittiğine, kontrol altına alındığına dair yanlış algılar yaratmaktadır.
Son yayımlanan bilimsel bilgilere göre salgının kontrol altına alındığından bahsedebilmek için günlük vaka sayısının 1000’in altında olması, ölümlerin olmaması ve vaka sayısının haftalık 100 binde 10’un altında olması gereklidir. Dünyada ve Türkiye’de bu şartlar sağlanmamıştır. Son bir hafta içerisinde ülkemizde günlük yeni vaka sayısı 4.800-5.800 arası, günlük vefat sayısı ise 51-59 arasında değişmektedir. Aşılama doz ve hızının artmasına karşılık iki doz aşı yapılanların oranı henüz %18 civarındadır. Bu oranlar toplumsal bağışıklık sağlanmasından, varyantlar dahil salgının kontrol edilmesi için nüfusun en az %70’ine iki doz aşı yapılmış olmasından uzaktır.
Türkiye ve diğer ülkelerde COVID-19 mutasyonları varlığını devam ettiriyor, kaygı verici varyantlar ile karşılaşıyoruz. Son verilere göre en fazla endişe uyandıran varyantlardan birisi “Delta varyantı” olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu varyant kaynaklı COVID-19 vakalarının, daha farklı klinik semptomlarla kendini gösterebildiği ve bazı hastalarda daha ağır seyredebildiği ve bulaşıcılık hızının İngiliz varyantının iki katı olduğu ispatlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, Delta varyantının dördüncü dalgaya neden olabileceği, bu nedenle çok dikkatli olunması ve tedbirlerin elden bırakılmaması gerektiği uyarısını yapmıştır.
Sağlık Bakanlığı pandeminin başından bu yana salgın yerine algıyı yönetmeye çalışıp, sürekli yalan ve yanlış beyanlar vererek, verileri gizleyerek bu süreci yürüttü ve şimdi de yurtdışı seyahatlerde uygulanacak önlemler için ülkeler arası riskle uyumlu olmayan yaklaşım sergilemektedir. Vaka sayıları her geçen gün artan Delta varyantının yoğun olduğu İngiltere ve Rusya gibi ülkelerden gelenlerde son 72 saat içinde yaptırılan testin negatif olması yeterli görülmektedir. Ancak ülkemizin yeni bir tehlike ile karşılaşmaması için özellikle uluslararası seyahatlerde bilimsel önlemlerini artırması gereklidir. Hindistan, Nepal, Pakistan vb. ülkelere uygulanan 72 saat içinde PCR testi yaptırılması, test negatif ise 14 gün karantina uygulanması ve tekrar testin negatif olması koşulu ile turist olarak seyahat hakkına sahip olunması, başta Rusya ve İngiltere olmak üzere Delta varyantının yükseldiği her ülke için geçerli olmalıdır. Aksi takdirde turizm gibi bilimsel olmayan kaygılar uğruna yeni bir dalga ile karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
İngiltere’de yapılan çalışmalarda Delta varyantının hızlı ve kolay bulaştığı, daha zor tedavi edildiği gösterilmiştir. Yine etkili aşılama yapılmadığında hastalık yapma olasılığının yüksek olduğu, bazı aşılara karşı immun yanıtının daha düşük olduğu, mRNA aşılarının varyantlara karşı koruyuculuğunun daha yüksek olduğu, aşı ile birlikte diğer önlemlerin devam ettirilmesi gerektiği bildirilmektedir. Aşıya güvenip hızlı açılma ve rehavet, bazı ülkelerde Delta varyantın yaygınlaşmasının sebebi olarak görülmektedir. İsrail’de aşı yaş sınırı da 12’ye indirilerek yeniden önlemler sıkılaştırılmaya başlanmıştır. Ülkemizde de 12 yaş ve üzeri nüfus da aşılama programına katılması bilimsel olarak gündeme alınmalı; gerekli durumlarda hızlı bir şekilde aşı istasyonları ve aşı mobil araçları kurulmalıdır.
Türk Tabipleri Birliği ve Mersin Tabip Odası olarak salgının şu anki verileri ve yapılan aşı oranlarıyla; başta Delta varyantı olmak üzere daha bulaşıcı yeni varyantlar da göz önünde bulundurularak salgın bitti algısı yaratılmasının ağır sonuçları olabileceği konusunda yetkilileri uyarıyoruz. İktidarın sorumluluğu kendi yaşam biçimlerini ve bilimsel olmayan antidemokratik uygulamalarını tüm topluma dayatmak değil, salgına yönelik gerekli önlemleri almaktır.
Aşılamada son iki haftadır uygulamanın bazı günler, günlük 1,5 milyona kadar çıkması sevindirici olmakla birlikte, unutmamalıyız ki henüz toplumsal bağışıklığın uzağındayız. Gerek aşı konusundaki tereddütler, gerekse de bölgesel eşitsizlikler nedeniyle toplumda aşıya güven oluşması için toplum katılımı sağlanmalı, yerel dinamiklerle işbirliği yapılmalı; toplumun tüm kesimlerini temsil eden demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, sürece ve karar alma mekanizmalarına doğrudan katılımı sağlanmalı, aşılama hızı artırılmalıdır. Özellikle gençlerin aşıya karşı ilgisizliğine yönelik özel önlemler alınmalı, gençlik aşı konusunda ikna edilmelidir.
Aşılama hızının artırılmasının yanında, varyantlara yönelik her 10 hastandan biri için -en olanaksız koşullarda dahi 20 hastanın birinde- ayrıntılı genom incelemeleri yapılmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Günlük test uygulamaları, filyasyon hizmetleri aksatılmamalıdır.
Özellikle kapalı alanlardaki kalabalıklaşmaların önüne geçilmeli ve fiziksel mesafe, havalandırma, maske önlemleri devam ettirilmelidir.
Aşı gibi, ücretsiz ve nitelikli maske dağıtımı da yapılmalıdır.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) de sürece katkısı sağlanarak binalarda havalandırma koşulları düzeltilmeli ve denetlenmelidir. Havalandırma olanaklarının güçlendirilmesi için gerekli tüm adımlar atılmalıdır.
Sağlık çalışanları pandemi ile boğuşurken Cumhurbaşkanı imzalı çıkan yeni Aile Hekimliği Yönetmeliği ile görev tanımları daha da belirsizleşmiş, basına demeç veren Aile Hekimlerinin sözleşmelerinin feshedilmesi için antidemokratik puanlama sistemleri getirilmiştir.
Mersin Tabip Odası olarak, pandemi ile nasıl mücadele ettiysek ve bu uğurda Türkiye’de 436, Mersin’de 20 sağlık çalışanını kaybetmemize rağmen yılmadıysak, bu ve benzeri antidemokratik uygulamalara karşı mücadeleyi de tüm gücümüzle yapacağımızın bilinmesini kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz. 01.07.2021
MERSİN TABİP ODASI YÖNETİM KURULU